Davranış Bozukluğu

Davranış Bozukluğu

Davranış bozukluğu, erken çocukluk, çocukluk ve ergenlik dönemindeki bireylerde gözlemlenebilen tutarsız davranışlar, uyum problemleri, otorite karşıtlığı gibi durumların bütüncül olarak sergilenmesine dayanan bir psikolojik sorundur.

Bu bozukluğa sahip bireylerde toplumsal normlar ve ahlaki değerlere karşı çıkma, onları ezme ve küçük görme davranışları hakimdir. Davranış bozuklukları birkaç formda kendini gösterir ve her birinin kendine has nedenleri ve çözüm yolları bulunmaktadır.

Bunlardan en çok karşılaşılanı şiddet ve zorbalık içerikli davranış bozukluğudur. Birey kendine ve çevresine aniden zarar verebilir ve genel olarak şiddete eğilimli bir karaktere sahiptir. Karşılaştığı sorunlara şiddet içerikli çözümler üretmeyi tercih eder. Çoğu zaman da bu çözümler daha büyük yıkımlara yol açmaktadır.

Çocuk okul hayatında akranlarına karşı zorbaca davranışlar sergilemekte, aile bireylerine karşı istemediği durumlarda (ders çalışmak, odasını toplamak vb.) fiziksel ve sözel şiddete baş vurmaktaysa çocuğun şiddete meyilli bir davranış bozukluğuna sahip olması muhtemeldir. Bunun için bir pedagog, çocuk psikoloğu veya bir aile danışmanına müracaat etmek gerekir. İlgili uzmanla çocuğun davranışları analiz edilmeli, nedenlerine dair araştırmalar ve gözlemler yapılmalıdır.

Tedavi sürecinde aile ve uzman iş birliği ve terapide uygulanacak yöntemlerin yerine getirilmeleri ebeveynler için bu sorunun çözülmesinde büyük önem taşır.

Bir diğer davranış bozukluğuysa hırsızlıktır. Tabi bu hırsızlıklar bir çocuğun gerçekleştirebileceği düzeyde hafif suçlar kapsamında değerlendirilen hırsızlıklardır. Çocuk yaşta hırsızlık, arkadaşlarının eşyalarını aşırma, market ve alışveriş merkezlerinden ürün çalma gibi küçük kapsama alınabilecek ancak psikolojik bir tedavi görülmezse ilerleyen dönemlerde gasp, araba hırsızlığı gibi büyük suçlara yol açabilecek bir davranış bozukluğu türüdür.

Tabi burada bir ayrımı yapmak önemlidir; çocuğun gerçekleştirdiği her hırsızlık ya da bir durum karşısında verdiği şiddet içerikli tepki çocuğun bir davranış bozukluğuna sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Özellikle bu davranışların bir iki defa tekrarlanmış olması çocuğun o zamanki şart ve durumlara karşı verdiği tepkiler olarak değerlendirilebilir. Çocuğun sergilediği normale aykırı davranışların davranış bozukluğu kapsamında değerlendirilebilmesi için en az 4-6 ay aralığında ve ısrarla sürekli bir şekilde tekrarlanması gerekir.

Ayrıca davranış bozukluğuna sahip bireyler, hangi türde (hırsızlık, zorbalık, cinsel taciz vb.) olursa olsun bu uygunsuz eylemlerini gerçekleştirmede tereddüt etmez, utanç duymaz ve ısrarcı davranırlar. Örneğin kleptomani tanısı olan kişilerde hırsızlık yapmak utanılacak ve yanlış bir durumdur ancak kişiler kendilerine hakim olamayarak bu eylemi gerçekleştirirler ve sonrasında pişmanlıklarını dile getirirler. Bir davranış bozukluğu olarak hırsızlık yapan bireylerse bunu yapmada bir behis görmez ve gayet normal bir durum gibi karşılarlar.

“Davranış bozuklukları” çocukların yetişme ve karakter oluşma evresindeki özgüvensizlik durumu, kendini değersiz hissetme, sevgi yoksunluğu, aile içi şiddete tanık olma veya maruz kalma, ilgi ihtiyacının karşılanmaması gibi duygusal noksanlıklar sebebiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Özellikle ebeveynsiz ve sosyo-ekonomik olarak kötü şartlarda yetişen çocuklarda bu psikolojik rahatsızlığa daha sık rastlanılmaktadır.

Çocukluk döneminde davranış bozukluğu kapsamında ele alınan davranışlar ileriki zamanlarda ve yetişkinlik döneminde de tekrar etmesi halinde kişilik bozukluklarına ve antisosyalliğe neden olabilmektedir. Küçük yaşta çözülemeyen bu problemler toplumsal hayatı ciddi derecede rahatsız eden ve diğer insanları tehlikeye atan suç unsurları haline gelmektedir. Bu tür davranış problemleri genellikle çocukluk çağından itibaren kendini göstermeye başlamaktadır.

Erken dönemde fark edilen ve tedavi edilen bu sorunlar hem kişinin kendi hayatı ve ruh sağlığını iyileştirir hem de başka insanların bu insanlar tarafından zara görmeleri erkenden engellenmiş olur. Bu tür davranışlar kişilerin erken yaşlarına yorularak üstü kapatılacak davranışlar değillerdir. Bilakis bir an evvel tedavi edilmeleri gerekir. Böyle olmadığı takdirde göz yumulan masum suçlar ileride büyük suçlular doğurabilmektedir. Bunun önüne geçmek ve çocuğunun hayatını ilk andan itibaren iyileştirmek ebeveynlerin elinde ve sorumluluğundadır.